Koşa koşa gider Uykusuz alırsın. Heyecanla Uğur Gürsoy un sayfasına bakarsın bir de üstüne Fırat'ı görünce bayıla bayıla okursun. Keyfin gelir hemen yerine. Çoğu kişi Fırat okumanın, konuşmalarında arada bir enee gibi Fıratvari cümleler kurmanın özentilik olduğunu düşünür ama öyle değildir işte... Fırat candır. Çocuklukta yaşadığın hatırına gelmeyen unuttuğun şeyleri hatırlatır sana. Okursun bıkmadan usanmadan. Her karikatürde yüzünde bir gülümseme, içinde buruk bir sevinç, çocukluğuna özlem beliriverir. İşte böyle bir sevgidir Fırat sevgisi. Peki Fırat nasıl bir karakterdir, ne yapar da seni mutlu eder...Küçük nohut kafalı kısa pantolunlu erkek evladıdır Fırat. İnatçıdır.Annesinin söylediklerine direnir inadına ne yapmak istiyorsa onu yapar...Bir de hayali arkadaşı vardır. Saftır, temizdir. Çocuktur sonuçta. Önüne gelen her olayda herkesle, her cisimle yarıştırır kendini. Biraz da egoisttir. Hep en birinci olur, kendisine 100 puan verir herkese 0 puan verir. Bu onun hayatı değerlendirme biçimidir aslında. Dinle yeni tanışması da ayrı bir mizah konusu haline gelir. ''sübaneke işalla yareppim sübaneke dinimiz amin'' gibi söylemleri meşhurdur. Bu arada kız çocuğu olmama rağmen elimde tornavidayla ben bunu tamir ederim ya diyerek bozduğum nice eşyaların olmasını da özdeşleştiririm Fırat'la. Zira onun da böyle bir ruh hali vardır. Buradan da takip edebilirsiniz Fırat'ı http://www.beslenirkibu.com/ Ayrıca Uğur Gürsoy'un çıkardığı içinde sadece Fırat'ın olduğu karikatür kitapları da mevcuttur. Paylaştığım bir kaç karikatür okuyup eğlenelim şimdi de. İyi eğlenceler...
Şimdi tutup sadece bir şarkı için başlık açılır mı diye sormayın. Evet açılır. Söz konusu Bohemian Rhapsody ise çok da güzel açılır arkadaş! Adamlar, adamlar derken BBC'den bahsediyorum, belgeselini bile yapmışlardır. Adını da ''The story of bohemian rhapsody'' koymuşlar. Neyse peki bu şarkı kimindir? Freddie Mercury abimizin yazdığı ki yazarak çok da iyi yaptığı bir Queen parçasıdır. Queen parçalarını çok severim ama Bohemian Rhapsody'nin yeri apayrıdır. Hatta dinlediğim tüm şarkıların arasında tartışmasız en iyisi, en güzelidir. Rock temalı, opera bölümleriyle taçlandırılmış edebi bir eser niteliği bile taşır. Çünkü şarkıyı dinlerken gerek sözleri gerek de ritim geçişleri ile giriş-gelişme-sonuç bölümlerini hissedersin. Tam bir bohem şarkısıdır aslında... Hüzün sevinç iç içedir. Uyarmadan da edemeyeceğim. Dikkatli olunmazsa çok da rahat depresyona sokabilir insanı. ''Vay arkadaş ben niye yaşıyorum'' diyerek yaşamdan soğuma, hayatın anlamını tekrar sorgulama pskolojisi içerisine girebilirsin. Başıma geldi de biliyorum hani:) İlk dinlediğinde ''Vay be yapmışlar adamlar hadi bir daha dinleyeyim. Aaa dinledim hemen bitti tekrar başlatayım. Bu böyle olmayacak abi tekrar modunda çalsın durmadan'' gibi bir tepki verebilirsin korkma! Bir de bu sürekli dinleme olayında ya sıkılırsam diye bir korku belirir içinde ama korkma o da olmuyor. Her dinlediğinde o heyecanı hissedebiliyorsun içinde... Aslında şarkı kısa da değil hani, yaklaşık 6 dakika sürüyor ama ne hikmetse her dinlediğinde başlamasıyla bitmesi bir oluyor. Bu arada şarkı ilk yapıldığında opera bölümleri daha uzunmuş ve 8.5 dakika sürüyormuş şarkımız ama bu kadar uzun şarkı tutar mı hiç düşüncesiyle 6 dakikaya indirmişler. Bence uzun kısa fark etmeden yine de tutarmış o ayrı :) Bu kadar övdükten sonra dinlemenin tam yeri ve zamanı... http://www.youtube.com/watch?v=fJ9rUzIMcZQ
Inception filminden sonra milyonların merak unsuru haline gelmiş olan''Rüyayı kontrol etme'' kavramı lucid rüyanın içerisine girer. Lucid rüya hakkında nice araştırmalar yapılmış, kitaplar yazılmış, doğruluğu da ispatlanmıştır. Peki nedir bu lucid rüya? Kısaca “bilinçli rüya” olarak ifade edilebilecek lucid rüya; kişinin rüya gördüğü sırada, rüya gördüğünün farkında olması haline ve rüya gördüğünün bilincinde olduğu bu tür rüyalara verilen addır. Nasıl diğer rüya türleri sırasında yaşananlar, o anda rüya değil de gerçekmiş gibi algılanıyor ve yaşanıyorsa, lucid rüyalarda yaşanılanlar gerçek olarak algılanır. Lucid rüyalar REM evresi sırasında meydana gelirler. Kendiliğinden meydana geldikleri gibi, bunun eğitimini almış kişilerin,örneğin meditasyonla, bilinçli olarak lucid rüya görebildikleri ya da rüyalarını lucid rüyalara dönüştürebildikleri de bilinir. Ayrıca kişi lucid rüya görürken rüyaya hakim olma gücüne de sahip olup rüyasını istediği yönde yönlendirebilir. Örneğin, rüyada vahşi bir hayvan tarafından kovalanırken rüyanın farkına varıp bu sefer vahşi hayvanı kovalayabilirsin. Bir kaç kere benim de başıma geldi ve rüyanızı çok eğlenceli bir hale getirebiliyor. Malum rüyada, zalim Rus mafyasının eline düşmüş bir FBI ajanı olarak ellerinden kurtulma çabası içerisindeydim. Adeta ''Dünyayı kurtaran adam Cüneyt Arkın'' edalarında önüme gelen adamı dövüyor, hepsini teker teker indiriyordum ama bu sırada malum adamlar da Matrixvari şekilde çoğalıyordu. Bir türlü mutlu sona ulaşamıyordum ki o sırada rüyanın bilincine vardım ve ne saçma bir iş peşindeyim diyerek adamları yok ettim ve sonra uçmaya başladım. Kısaca lucid rüya sırasında ne istersen onu yapabilirsin. İster uç ister kaç ne istersen... Tüm rüyanın kontrolü sende nasıl olsa... Kaynaklar: http://tr.wikipedia.org/wiki/R%C3%BCya Rüya dedik dedik Emel Ablamız geldi aklıma gördünüz mü şimdi :) Hadi dinleyelim...
Biraz film konuşalım istedim. Kimdir nedir ne değildir nerede doğdu kısmına girmeyeceğim. Kısaca Tim Burton hakkındaki fikirlerimi paylaşayım... Kendisi favori yönetmenlerimdendir. İzlediğim her filmine hayranımdır ve bıkmadan usanmadan aklıma geldikçe arşivden izlemeye de devam ederim. Hatta film seçerken altında Tim Burton imzasını görmem yeterli benim için. Ya da izlediğin filmin Tim Burton imzası taşıdığını fark edersin izlerken. Sonsuz hayal gücüne sahiptir kendisi. Adeta büyümemiş bir çocuk gibidir. Çocuksu karakterini yansıtarak çeker filmlerini. Belki de içimdeki çocuğa sıkıca bağlı olduğumdan bu kadar seviyorum O'nu... Filmlerinde masal tadını alırsınız hemen . Yarattığı karakterlerin hep bir karanlık yüzü vardır. Konuların da orijinalliği dikkat çeker aynı zamanda. Mesela Big Fish... Konusu bir o kadar ilginç bir o kadar da tatlıdır aslında. Sweeney Todd da güzel bir örnektir. İlk başta korku filmi zannedersin ama filmi izlerken içinde barındırdığı müzikal ögeler bir anda farklı bir noktaya çeker filmi. Bu arada sevdiği, çoğu filmlerinde yer verdiği oyuncular da vardır. Jonny Deep ve Helena Bonham Carter gibi. Helena Bonham Carter ile duygusal bir münasebeti de vardır. İlk izlediğim filmiCharlie and the Chocolate Factory idi. Ne de sevmiştim izlediğimde. Film bittikten sonra yüzümde kocaman bir gülümseme içimde tatlı bir huzur belirmişti. Bir de Edward Scissorhands vardır ki onun yeri apayrıdır ben de. İzler izler bıkmam. Beetlejuice'e de değinmeden edemeyeceğim. Filmin konusu, güzelliği bir yana, müzikleri de ayrı iyidir. Danny Elfman'ın katkısı büyüktür bu konuda. Kısacası eli öpülesi bir abimizdir, canımızdır , ciğerimizdir Tim Burton. Çıkacak yeni filmlerini de sabırsızlıkla bekliyorum der ve yazıya bir son veririm :)